Yeni
Yükleniyor..

Dügün Tv Çine İzle

İnsülin İçeren Besinler Nelerdir?

İnsülin Nedir?
İnsülin, polipeptit yapılı bir kimyasaldır ve vücutta glukagon hormonu ile birlikte, karbonhidrat emiliminde rol oynayan bir hormondur. İnsülin hormonunun bu şekilde karbonhidrat metabolizmasına katılması ve kan şekerini düzenleyici etkisi, insandan insana farklılıklar göstermektedir. Kan şekerini düşürücü etki gösteren insülin hormonu, pankreas tarafından salgılanmaktadır ve adı ise, pankreas dokularında bulunan “Langerhans adacıkları” kelimesinden türemiştir ve “ada” anlamına gelen “insula” kelimesinden ortaya çıkmıştır.

İnsülin hormonunun yapısı hayvanlar arasında küçük farklara bağlı bir çeşitlilik göstermektedir ve insan vücudundaki insülin yapısına en benzer yapıdaki insülin, arada tek bir aminoasit biriminin farklı olması ile, domuz vücudundaki insülin yapısıdır.



Vücuttaki temel görevi karbonhidrat emilimini sağlamak olan insülin ayrıca, yine karbonhidrat metabolizması ile bağlantılı olan, yağ ve protein metabolizmaları üzerinde de etkilidir. Vücudun ve dolayısı ile hücrelerin yakıtı olarak görev üstlenen glikozun yani kan şekerinin, vücut içinde kullanılması ve dengelenmesinde etkili olan insülin, aslında hayati öneme sahiptir. Öyle ki, vücutta insülin yokluğuna ve fazlalığına bağlı olarak bir takım sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir. Bu doğrultuda, vücutta meydana gelen insülin hormonu yokluğu diyabet 1 yani yüksek şeker hastalığına, vücutta insülin hormonunun görece az olması ya da insüline karşı direnç oluşturması ise diyabet 2 yani düşük şeker hastalığına yol açmaktadır.



İnsülin ve Diyabet İlişkisi
Tip 1 şeker hastalığı, yağ dokusundaki hücrelerin ve iskelet kaslarının, kandaki glikozu absorbe edebilmesini sağlayan insülin hormonunun uygun şekilde üretilememesinden kaynaklanmaktadır. Kan şekeri seviyesi çok fazla yükseldiğinde açlık ve susuzluk hissinin artması, sık idrara çıkma ihtiyacı gibi sorunların yanı sıra, böbrek yetmezliği, kalp sorunları ve görme problemleri gibi daha ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir. Dünya genelindeki şeker hastalarının yaklaşık olarak % 10’u tip 1 şeker hastalığından muzdariptir.

Tip 2 şeker hastalığı ise dünya genelindeki şeker hastalarının % 90’ında gözlenmektedir. Bu tür şeker hastalığı genellikle yetişkinlerde ve yaşlılarda gözlenmektedir. Tip 2 şeker hastalığı, yaşam stilinde yapılan yanlışların bir sonucu olmakla birlikte, metabolik bir hastalık değildir. Yani kişi doğduğunda bu hastalıkla birlikte doğmaz, sonradan gelişir. Bu tür şeker hastalığı ise, vücudun pankreas tarafından üretilen insülini uygun şekilde kullanamaması sonucu ortaya çıkmaktadır. Belirti ve semptomları da tip 1 şeker hastalığına benzemektedir.

Kan Şekerinin Düzenlenmesi
Vücut sindirim sırasında, besinlerden alınan karbonhidratları parçalayarak, karbonhidratı meydana getiren en küçük bileşenine yani glikoza kadar parçalamaktadır. Ekmek, pirinç, makarna, sebzeler, meyveler ve süt ürünleri gibi gıdalar ise, karbonhidrat bakımından zengindir. Bir tür şeker molekülü olan glikoz ise, vücudun temel enerji kaynağıdır. Yemek yenildikten sonra glikoz kan dolaşımı içinde emilir fakat bu hali ile çoğu kısmı doku hücresine giriş yapamaz. Glikozun, hücrelere giriş yapabilmesini sağlayan kimyasal ise insülin hormonudur ve bu hormon pankreas tarafından üretilmektedir. Kandaki glikoz seviyesi arttığında, midenin arka kısmında bulunan pankreastaki beta hücreleri, insülin üretilmesi gerektiğini anlayarak sinyaller gönderirler. İnsülin üretimi başladığında ise, hücreler enerji kaynakları olan glikozu bünyelerine alacak hale gelirler. Böylece hücreler işlevlerini sağlıklı şekilde yerine getirebilecek enerjiyi sağlamış olurlar. Eğer artan ekstra glikoz olursa, onlar da karaciğer ve kaslarda glikojen olarak depo edilirler. Tüm bu süreç, kan dolaşımındaki glikoz seviyesinin tehlikeli şekilde yükselmesini önlemektedir.

Eğer bir kişi, birkaç saat yemek yemez ise, kan şekeri düşmeye başlayacaktır. Bu durumda ise, pankreas tarafından salgılanan bir diğer hormon glukagon devreye girecektir. Bu hormon, karaciğerde depolanmış olan glikojenlerin parçalanması için karaciğere sinyal göndermektedir. Sinyali alan karaciğer ise, glikojenleri parçalayarak glikozları ortaya çıkarmaktadır. Glikojenin yapı taşları olan ve açığa çıkan bu glikozlar ise, kan dolaşımına katılırlar. Böylece, tekrar yemek yenilinceye kadar kan şekerinin normal değerlerde tutulması sağlanmaktadır.

Kandaki İnsülin Seviyesi
İnsülin hormonu pankreas tarafından üretilmektedir. Yemek yenildiğinde ise kan şekeri artmaktadır ve insülin üretilmektedir. Burada insülin, kandaki glikozun çıkarılmasına yardımcı olmakta ve daha sonra yakıt olarak kullanmak üzere depolamaktadır. Eğer insülin olmasaydı, kan şeker seviyesi yüksek kalacaktı ve bu durum ise tehlike oluşturmaktadır. Vücut sürekli olarak insülin hormonu ürettiğinde ise kandaki şeker miktarı düşecektir ve insulin direnci meydana gelecektir. Bu durum ise, diyabet 2 gelişmesi riskini artırmaktadır.

Glisemik İndeks ve İnsülin
Glisemik indeks, belirli gıdaların kan şekerini ne seviyede yükselttiğini ölçen bir skaladır ve besinlerin içerdiği karbonhidrat miktarı ile , glisemik yüklerinin çarpılması ile elde edilmektedir. Besinlerin glisemik indeksi ve glisemik yüklemesi, insülin seviyesinin ne derecede yükseldiğini belirlemektedir. Yüksek glisemik indeks ve glisemik yükleme değerlerine sahip olan besinler, insülin hormonu salgısını artırmaktadır ve düşük değerler ise insülin tepkisini daha az tetiklemektedir.

İnsülin İçeren Besinler


Aslında besinlerin insülin hormonu içermesi gibi bir durum söz konusu değildir. Fakat bazı besinler, vücuttaki insülin hormonu salgısını artırabilmektedir. İşte bu şekilde insülin hormonu salgısını tetikleyen ya da düzenleyen bazı besinler aşağıda belirtildiği gibidir;

1. Rafine Tahıllar:
cake-flourjp_20140819105756467

Beyaz un, beyaz pirinç ve filizlenmemiş (degermed) mısır unu , rafine tahıllardan elde edilmektedir. Bu gibi rafine tahıllar, yüksek glisemik değerlere sahiptir ve insülin hormonu üretimini artırmaktadır. Ekmek, kuskus ve makarna gibi besin maddeleri ise, rafine tahıllardan bazılarıdır.

2. Şekerli Gıdalar:
chocolate-cake

Doğal olarak şeker içeren ya da sonradan şeker ilave edilmiş besinleri insülin hormonu salgısını artırmaktadır. Sukroz, maltoz ve dekstroz (üzüm şekeri) gibi şeker türlerinden her hangi birini içeren besinlerin hepsi, aynı zamanda glikoz da içermektedir. Bu gibi besinlerin tüketilmesi halinde kandaki glikoz seviyesi yükselmekte ve böylece de, insülin hormonunun üretilmesi için gerekli madde de sağlanmış olmaktadır. İnsülin hormonu miktarı direkt olarak kan şekeri seviyesi ile ilişkilidir ve bundan dolayı da, glikoz bakımından zengin olan besinler, insülin seviyesini de artırmaktadır. Soda ve spor içecekleri gibi alkolsüz içecekler, fırınlanmış gıdalar, kekler, bazı kahvaltılık gevrekler, hem rafine tahıllar hem de takviye şekerler içerdiği için, insülin hormonu üretimini artırmaktadır.

3. Nişastalı Sebzeler:
Potatoes655x344

Nişastalı sebzeler, insülin hormonu seviyesini artırmaktadır çünkü nişasta tek şeker zincirinden oluşmaktadır. Patates, mısır ve yaban havucu gibi nişastalı sebzeler, insülin hormonu üretimini artırmaktadır. Öte yandan, tatlı patates, havuç ve pancar gibi sebzeler, düşük glisemik nişastalı sebzelerdir ve aşırı insülin hormonu üretiminden kaçınmaya yardımcı olmaktadır.

4. Fasulye:
fava-beans-inside-pod

Yüksek lif içeriği ile fasulye, glikoz emiliminin düzenlenmesinde önemlidir. Yapılan araştırmalara göre fasulye gibi baklagiller felç riskinin azaltılmasına da yardımcı olmaktadır. Vücuttaki insülin salgılanmasını düzenleyen fasulye, şeker hastaları için olumlu etkilere sahiptir.

5. Bitter Çikolata:
dark-chocolate-e1460048947808

Sütlü ve şekerli çikolata değil de, siyah ve şekersiz bir çikolata türü olan bitter, içeriğinde bulunan kafein sayesinde, kandaki şeker seviyesinin nötralize edilmesine katkıda bulunmaktadır. Kafein ise doğal bir uyaran olmasından dolayı, safra salgısının ve insülinin uyarılmasına yardımcı olmakta ve böylece de kandaki şeker seviyesinin dengelenmesini sağlamaktadır.

6. İnsülin Üretimini Artıran Diğer Besinler:
hero-garofalo-pasta

Harvard Halk Sağlığı Okulu’na göre, glisemik yükleme skalası 20 ve üzeri olan besinler, yüksek glisemik yüklemeli besinler olarak kabul edilmektedir. Fransız kızartması, fırınlanmış patates, kızılcık suyu kokteyl, beyaz un makarna, beyaz pirinç, şeker çubukları, şekerle tatlandırılmış içecekler, jöleler ve rafine kahvaltılık tahıllar, bu gibi yüksek glisemik yüklemeli besinlere örnektir. Orta glisemik yüklemeye (11 ila 19) sahip olan, esmer pirinç, şeker ilavesi olmayan bazı meyve suları, yulaf ezmesi, parlatılmış arpa ve tam tahıllı ekmek de, insülin hormonu üretimini artırmaktadır.
Google Plus'da Paylaş

Yazar fotoahmet

Yazar hakkında bilgi yazılacak.
    Blogger Yorumları
    Facebook Yorumları

0 comments :

Yorum Gönder